Ulusunu kurtarmak için, yaşamından vaz geçtin. .
Sosyal birisi idin, yurttaş gibi yaşayamadın.
Duygusaldın, aşkı tadamadın.
Hanedanlığa son verdin.
Devrimler, köprüler, yollar yaptırdın.
Fabrikalar, okullar, camiler inşaa etmek yetmedi.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ kurdun.
Daha yapmak istediklerin vardı.
Ömrün yetmedi.
İstedin ki,
Türk, okuryazar, gelişsin, modern olsun,
İlim, bilim insanları çoğalsın.
Sanatçıları, doktorları, Dünya’ya açılsın.
Mühendisleri ülkeyi yeniden inşa etsin.
Şöyle dedin, “Efendiler, artık vatan imar istiyor, zenginlik ve güvenç istiyor, ilim ve bilgi istiyor, yüksek uygarlık, özgür düşünce ve özgür görüş istiyor. Şeref, namus, bağımsızlık, gerçek varlık, vatanın bu isteklerini tamamen ve acele yerine getirmek için esaslı ve ciddi bir biçimde çalışmayı emreder.
İstedin ki,
Yolları, fabrikaları, köprüleri her köye ulaşsın.
Uçak, otomobil, demir çelik fabrikaları olsun.
Köylüye, çiftçiye değer verilsin.
Tarım arazileri çoğalsın, ihracat artsın.
İstedin ki,
Laik olalım,
Dini siyasetten uzak tutalım.
Devlet işlerini, spora, sanata karıştırmayalım.
Mezhepleri ayrılıkları olmasın.
İnsanlar kendi inançlarına göre yaşasın.
İmam imamlığını, vekil vekilliğini, memur memurluğunu yapsın.
Napolyon “Para para para” derken, sen “YA BAĞIMSIZLIK YA ÖLÜM” dedin.
İstedin ki,
Kadınlar korunsun, seçsin, seçilsin.
Kâğıt fabrikalarımız olsun, matbaalar gelişsin.
Basın, bağımsız olsun…
Öğrenciler antlarını okusun, Türk olarak yetişsin.
Gücünle, aklınla Dünya’ya hâkim olacakken, “TÜRKİYE ve TÜRK” dedin.
Sevdanı anlatırken şöyle demiştin. “Efendiler, asırlardan beri, Türkiye’yi idare edenler çok şeyler düşünmüşlerdir fakat yalnız bir şeyi düşünmemişlerdir: Türkiye’yi!…
Bu düşüncesizlik yüzünden Türk vatanının, Türk milletinin uğradığı zararları ancak bir biçimde karşılayabiliriz: O da artık Türkiye’de Türkiye’den başka bir şeyi düşünmemek. Ancak bu düşünceyle hareket ederek her türlü esenlik ve mutluluk hedeflerine ulaşabiliriz.”
Diktatör da olabilirdin, yapmadın. Durmadın.
Osmanlı döneminde kurulan yabancı bankaları görmezden gelip, Kendi paranla banka kurdun.
Malını, mülkünü kurtardığın yurt gelişsin diye harcadın.
Ağaçların önemine değindin. Şatafatlı yaşam alanları yerine Orman Çiftliğini kurdun.
Türk’ü o kadar iyi tanıyordun ki, yüz yıl önce olabileceklerin önüne geçelim diye, öğütler bıraktın.
Mesela şunu dedin;
“Zorba hükümetler, ne şekilde olursa olsunlar kalıcı olamaz, ayakta kalamazlar. Özgür bir ülkede ise yasalara uymak koşuluyla hükümetin buyruklarını eleştirmek de kınamak da doğrudur. Özgürlük sınırları ne kadar geniş tutulursa, hükümet o ölçüde sağlam olur.”
Sen, Tam 100 yıl önce, Büyük Taarruz başladığında 208 bin kişilik Türk ordusuyla, işgalci 225 bin kişilik işgalci Yunan ordusuna meydan okuyarak 30 Ağustos günü Başkomutan Meydan Muharebesi kazandın.
Önce Bağımsızlık dedin, sonra uygarlık savaşıyla Türk milletini yok olmaktan kurtardın.
Adına Zafer Bayramı denildi.
Amma adın kurumlardan kaldırılmak istendi.
“Türkiye Cumhuriyeti” ibaresi yok sayılmak istendi.
Bayramlarımıza, Cumhurbaşkanı olarak katılmamak için devlet memuru gibi rapor alıp hastayım demedin. Son ulusal bayramı ayakta duracak gücün dahi yokken izledin.
Kurtardığın kutsal topraklar da dalgalanan bayrağımızı indirmek istediler.
Büstlerini yıkmak istediler.
Bunlar için özür dilememiz canını daha mı acıtır PAŞAM..
Böyle devam etmeyecek, izin vermeyeceğiz.
Cumhuriyet’i ilelebet yaşatacak kadar çoğunluktayız.
Yeşil sermaye baronlarına satılanları tek tek geri alacağız.
Avrupa’nın istemediği, bizi içten karıştırmak için gelen yabancıları, dediğin gibi “Geldikleri gibi göndereceğiz.”
Bunu yapacak kudret damarlarımızdaki senden gelen asil kanda mevcuttur.
Vee söz veriyoruz ki, İmamlar camilerde sadece dinimizi öğretmek için var olacaklar. Asla devlet işlerine karışmayacaklar.
Spor müsabakalarında, zeki, çevik akıllı olanlar kazanacak.
Doktorumuz, mühendisimiz yurt dışına gitmeyecek, ülkelerinde TÜRKİYE’nin daha ileriye gitmeleri için çalışacaklar.
Paşam, dün kurtardığın topraklar da, milyonlar sizi anmak için ayakta idiler.
Yer, gök meşalelerle aydınlandı.
Marşlar, şarkılar sizin için söylendi.
Türk Bayrağı altında yürürken senin bizleri ayakta izlediği biliyorduk.
Rahat uyu ATAM…
Biliyoruz ki, sen bu ülkeyi var etmese idin, biz şimdi bu satırları dahi yazamıyor,
Olmasa idin, belki de bu şekilde dünyaya gelmemiş olacaktık.
Biliyoruz, İlke ve inkılapların olmasa idi.
Kadınlarımız haklarını savunamayacak, hatta seslerini dahi çıkartamayacak,
Gençlerimiz hedeflerinde yürüyemeyecekti.
Biliyoruz ki, Türkiye olmayacaktı.
Başkomutanım Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Zafer Bayramımız kutlu olsun…
23. Tümenin ve sizlerin ruhları şad olsun…
BUGÜN 30 AĞUSTOS yazısı ilk önce Haberin Yildizi üzerinde ortaya çıktı.